Sevmek için neden arayanlar, gerçek sevginin ne olduğunu bilmezmiş. Sevdiğiniz birisinin ya da bir şeyin kusurlarını değil de onun tüm güzelliklerini görürsünüz sadece. Ne demiş değerli filozof Müslüm Baba; "Güzelmiş, çirkinmiş ne farkeder ki? Deli gibi sevmek ruhumuzda var."
Bir futbol takımına duyulan aşk da böyledir. O takımın başarısı, kupaları değildir önemli olan. Stadyum yolunda çabuklaşan adımlar, bütün haftasını 90 dakikalık maça entegre eden her yaştan insanlar, maça gidecek evladına formasını bir gün önceden yıkayıp hazır eden anneler, matematik eğitimini puan hesaplarıyla sürdüren çocuklar alır o sevdanın tadını. Eleştiriye kapalıdırlar. Öyle müzesi kupa dolu takımları televizyon başından destekleyen tiplerden de nefret ederler. Dönüp maziye baktıklarında güzel şeylerden ziyade hüzünlü anıları görürler. Çünkü mazi hüzünlüdür..
Bizim de sevdamız böyle işte. Dağlar kadar büyüktür, hiçbir şeye değişmeyiz ama acılarla doludur. O yüzden Samsunspor uğruna heba edilmiş bir ömür, tribünlerde yaşanan bir hayattır bizimkisi..
Yine bir 20 Ocak geldi, çattı. Gözlerimin önüne "Menteşoğlu" reklamlı kıpkırmızı bir forma geliyor hemen. Bir de rahmetli Muzaffer abinin jönlere taş çıkartacak o enfes pozu. Göremedik o takımın pehlivanlar gibi önüne geleni devirdiği yılları, sevinemedik o zamanın Samsunsporluları gibi. Ama olsun o günlerin, bir zamanlar yaşandığını bilmek bile yetiyor bazen. Duyuyoruz, Avrupa'da bile bazı takımlar oylama yaparak arma şekillerini ve renklerini değiştirebiliyorlar. Anlam veremiyorum, değerlerle oynamak bu kadar basit mi? Düşünsenize Atatürk'lü armayı değiştirmeye kalktıklarını, ortalığı ayağa kaldırırdık herhalde. Hele de renklerimizi değiştirmeye cüret edecek birileri olsa. Büyük konuşmamak lazımmış, geldi işte bir 20 Ocak daha. Biz istemedik bir de siyah olsun renklerimizde. O günlerden kaldı formamızda. Bunlarda bizim üstün niteliklerimiz oldu. Dedim ya; Samsunspor'un müzesine gidip, kupalar arasında saatlerce gezemeyiz ama şunların kesinlikle farkındayız;
O gün rengimize eklenen siyahtan üstün bir kupa ve başarı yok !..
Nuri hoca gibi baştan aşağı Samsunspor kokan bir teknik direktör yok !..
Muzaffer'in, Mete'nin, Tomic'in bonservisini karşılayabilecek bir para birimi yok !..
Asım abi gibi usta bir şoför yok !..
Hiçbir yerde geride sıkıntılarla kalan, sağlıklarından olan o futbolcu abiler gibi bir miras yok !.
Biz de hep hüzün var. Bu 20 Ocak'ta böyle oldu, her 20 Ocak'ta da böyle olacak..
Başka diye soranlara inat, sadece Samsunspor !..
20 OCAK 1989
Bir şehrin umudunu yanında taşıyorken,
O kör gecede bizi, yaktın Samsunspor'um.
Kırmızı ve beyazı huzurla yaşıyorken,
Siyahı ömrümüze kattın Samsunspor'um..
Formanda bir kutsallık, armanda cesaret var,
Bulunduğun her yerde bizlere esaret var,
İsmin dudağımızda, sende hep asalet var,
Gün geldi şimşek gibi, çaktın Samsunspor'um..
Acısı hala taze, içimizde yatıyor,
Bu taraftarın kalbi yalnız sana atıyor,
Doğacaktır bu güneş, sanma ki hep batıyor,
Aşkınla ömrümüze aktın Samsunspor'um..
Kapkara 20 ocak, unutulmaz elbette,
Nuri hoca, Muzaffer, Tomiç, Asım ve Mete,
O gülen gözleriyle yaşıyorlar yürekte,
Bize neden çehreni çattın Samsunspor'um?
Gözyaşları içinde radyoları dinledik,
Bir olan hüznümüzü, biz o gece binledik,
Koskoca bir şehirde hep beraber inledik,
Her çöküşün ardından, kalktın Samsunspor'um...